TÜRKİYE’NİN EN KÖKLÜ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ (TMB), EKONOMİ ÇEVRELERİ VE SEKTÖR TARAFINDAN İLGİYLE TAKİP EDİLEN İNŞAAT SEKTÖRÜ ANALİZİ RAPORU’NUN OCAK 2022 SAYISINI YAYINLADI. “ANALİZDE, KÜRESEL VE ULUSAL EKONOMİNİN YANI SIRA İNŞAAT SEKTÖRÜNDE GEÇİLEN ÇEYREK DÖNEME İLİŞKİN VERİLER KAPSAMLI BİÇİMDE DEĞERLENDİRİLDİ.
Ekonominin genelinde 200’ün üzerinde alt sektöre yarattığı taleple öne çıkan inşaat sektörünün, 2021 yılının ilk yarısında oldukça sınırlı olarak büyüdüğü belirtilen raporda, üçüncü çeyrek dönemde, daralma yaşandığı belirtildi. Raporda, finansal zorluklarla birlikte sektörde kısa vadeli öngörülerin dahi oldukça zorlaştığına dikkat çekilirken, özellikle kamunun yatırım programlarının bu çerçevede yol gösterici olmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
EREN: ‘TOKİ İHALELERİNE ÖZEL DÜZENLEME DOĞRU VE ADİL OLMAZ’
Kamu projeleri yürüten müteahhitlerin uzun zamandır beklediği fiyat farkı düzenlemesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda tasarı kapsamına sadece TOKİ ihalelerine özel bir düzenlemenin dahil edilmesi girişimine ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı M. Erdal Eren, “Üstyapı işlerinde ağırlıklı olarak kullanılan girdi malzemelerinde Mayıs 2020’den itibaren ortalama fiyat artışı yüzde 278 oldu. Bu nedenle eğer üstyapı/bina inşaatı işlerinde istisnai bir uygulama kaçınılmaz olarak değerlendirilirse, bu kapsamda TOKİ’nin yanı sıra üniversiteler, hastaneler gibi kamu kurumlarının 4734 sayılı Kanun kapsamında veya haricinde ihale ettikleri işler için geçerli olacak şekilde bir düzenleme yapılması adil ve doğru bir uygulama olacaktır. Öte yandan, her halükarda bir tasfiye hakkı ihtiyacının hayati olduğunu da bir kez daha TBMM Genel Kurulunda yer alan tüm siyasi parti temsilcileri ve Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatlerine sunuyorum” dedi.
SEKTÖRÜN GSYH İÇİNDEKİ PAYI İSE YÜZDE 4,9’A GERİLEDİ
Son 20 yılın büyük kısmında GSYH büyüme eğrisi ile önemli ölçüde paralellik izleyen inşaat sektöründe bu seyri bozan daralma sürecinin 2018 yılının üçüncü çeyreğinde başladığı belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Salgın yılı 2020’de yüzde 5,5 oranında küçülen sektör, 2021 yılının ilk yarısında ise çeyrek dönemler itibarıyla sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,3 oranında sınırlı bir biçimde büyüdü. Temmuz – Eylül 2021 döneminde yüzde 6,7’lik ani bir daralma yaşayan sektörde, yılın geri kalanı için beklentiler iyimser olamamakta ve 2020 yılının son çeyreğinde yaşanan yüzde 15’lik daralmanın baz etkisi nedeniyle görünümü destekleyebileceği düşünülüyor. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla sektörün GSYH içindeki payı ise yüzde 4,9’a geriledi. Sektörde ‘reel’ biçimde büyümeye dönüş için inşaat yatırımlarında canlanmaya ve öngörülemez düzeyde artan girdi maliyetlerinin yarattığı sorunun çözümüne ihtiyaç duyuluyor. İnşaat yatırımlarında 2021 yılının ikinci çeyrek döneminde moral olan artış, sonraki çeyrekte yerini yüzde 9,6 oranıyla gerilemeye bıraktı.
YURTDIŞINDA 29,3 MİLYAR DOLARLIK İŞ ÜSTLENİLDİ
Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre; Türk müteahhitler, 2021 yılında 67 ülkede 384 projeyle 29,3 milyar ABD Dolarlık yeni iş hacmine ulaştı. Böylece inşaat sektörünün ilk kez 1972 yılında Libya ile yurtdışı pazara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğü, 131 ülkede üstlenilen 11 bin 093 projeyle toplam 451,5 milyar ABD Doları oldu.
EN FAZLA PROJE RUSYA’DA ÜSTLENİLDİ
2021 yılında en fazla proje üstlenilen ilk 10 ülke sırasıyla; Rusya (11,2 milyar ABD Dolar), Irak (3,6 milyar ABD Dolar), Tanzanya (1,9 milyar ABD Doları), Ukrayna (1,6 milyar ABD Doları), Zambiya (1,4 milyar ABD Dolar), Kazakistan (944 milyon ABD Doları), Güney Sudan (926 milyon ABD Doları) Türkmenistan (916 milyon ABD Doları), Cezayir (846 milyon ABD Doları) ve Polonya (780 milyon ABD Doları) olarak kaydedildi.
ÜÇÜNCÜ PAZARLARDA İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI VAR
Ortadoğu’da politik ilişkilerde başlayan ısınmanın sektöre olumlu yansımaları beklenmekte olup, BAE ile başta Irak olmak üzere üçüncü ülkelerde işbirliği tesisi konusu gündemde yer alıyor. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ilk 10 pazar arasında dünyanın ilgi odağı Sahra-altı Afrika’dan Tanzanya, Zambiya dikkat çekmekte; Afrika’da ayrıca TMB tarafından Türk müteahhitlerin yerel pazar bilgisi ile başta Japonya olmak üzere Avusturya, İsveç, İsviçre gibi ülkelerin güçlü finansman imkanlarını bir araya getirme yönünde çalışmalar sürdürülüyor.
100 BİN TÜRK İŞÇİ HEDEFİ İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Yurtdışı projelerde istihdam edilen ve yaklaşık 35 bin olarak ifade edilen Türk işgücü sayısının, daha önce olduğu üzere salgının ardından 100 bine çıkarılması amaçlanıyor. Bu doğrultuda TMB, yurtdışında istihdam edilen işgücüne yönelik gelir vergisi muafiyeti konusunda bir öneriyi Hazine ve Maliye Bakanlığı ile paylaştı. İşçilerin, işveren firmalar aleyhine açtığı ve temelinde işin yurtdışında yapılması nedeniyle iş sözleşmelerinin yabancılık unsuru taşıması ve iş sözleşmeleri kapsamında ise Adalet Bakanlığı ile çalışılan ülke mevzuatının dikkate alınması yönünde bir içtihat geliştirilmesinin en doğru ve etkin çözüm olacağı hususunda mutabık kalındı.
İŞ MODELLERİNDE DEĞİŞİM GEREKİYOR
Yüksek teknoloji kullanımına ihtiyaç ve buna ek olarak, sektör için iş modellerinde bir değişim gerekliliği mevcut. Yeni projelerde dijitalleşme, sürdürülebilirlik, yeşil bina ve döngüsel ekonomi gibi konular şartnamelerde yer almaya başladı. Üreticiler ve hizmet sağlayıcılar tarafından AB standartlarına uygun şekilde karbon salınımının hesaplanması ve akredite kuruluşlar tarafından doğrulama raporlarının temin edilmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulması öncelikli. Emisyon Ticaret Sistemi’nin ülkemizde de bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Salgın nedeniyle ertelenen büyük çaplı projelerin hayata geçirilmesi Türk müteahhitliği markasının gücünün korunmasında büyük önem taşıyor.
KONUT, YENİDEN YATIRIM ARACI OLARAK GÖRÜLMEYE BAŞLANDI
Konut alanında ihtiyaç sahibinden çok yatırımcı ilgisi dikkat çekerken sektör ile birlikte akılcı ve uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesi ihtiyacı da arttı. Olağanüstü bir dönemden geçişin ağırlıklı etkisiyle dengesizliklerin izlendiği piyasa koşullarında ülkede orta ve dar gelirli kesim için konut sahibi olmak zorlaşıyor. Bu kesim için konut piyasasında döviz kurundaki artış nedeniyle “bekle, gör” eğilimi izlenmekte, düşen alım gücünün öne çıktığı ve konut fiyatlarının maliyet artışlarının da etkisiyle alım kararları kaçınılmaz olarak erteleniyor.
YÜKSEK BORÇLULUK SÜRÜYOR
Finansal koşullardaki belirsizlikle birlikte sektörde hakediş ödemelerinde dikkat çeken uzun süreli gecikmeler ve artan vergi yüküyle de birlikte yüksek borçluluk sürüyor. BDDK’nın verilerine göre (Kasım 2021 itibarıyla); inşaat sektöründe kullanılan nakdi kredi toplamı 435,4 milyar TL ve takipteki kredi oranı ise yüzde 7 olarak görülüyor.
STOPAJ VE KDV TEVKİFAT ORANLARI ESKİ DÜZEYLERİNE ÇEKİLMELİ
Önümüzdeki dönemde yüksek finansman gereksinimi bulunan altyapı projelerinin seyri açısından piyasa koşulları riskli bulunuyor. Küresel likidite koşullarında önümüzdeki dönem için öngörülen daralmalar, jeopolitik risklerdeki artış eğilimi, döviz kurlarının yüksek seyri ve faiz tarafındaki gelişmeler inşaat yatırımları üzerindeki risk unsurlarını artırıyor.