İnşaat ve iş makineleri sektöründe yaşanan gelişmeleri, 27 yıldır hiç ara vermeden okuyucularına aktaran Makina Market, hala ilk sayıdaki heyecanı ile yayın hayatını sürdürüyor.
Abonelik Formu
Abonelik Formu

THBB Başkanı Yavuz Işık: “Riskli yapılar acilen dönüştürülmeli”

23 Kasım 2022 tarihinde 04.08’de merkez üssü Sarıdere-Gölyaka-Düzce olan 5,9 büyüklüğündeki depremle ilgili açıklamada bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, “Ülkemizde deprem can ve mal kaybı bakımından ilk sırada yer alan bir afet türüdür. Afetler nedeniyle yaşanan can kayıplarının yaklaşık yüzde 60’ı depremler nedeniyle meydana geliyor. Depremlerin yerini, zamanını ve şiddetini kesin olarak bilemediğimiz için yeni acılar yaşanmadan riskli yapıların acilen yenilenerek dönüştürülmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 34 yılı aşkın süredir uğraş veren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 23 Kasım 2022 tarihinde 04.08’de merkez üssü Sarıdere-Gölyaka-Düzce olan 5,9 büyüklüğündeki deprem sonrası uyarılarda bulundu. Geçmişte yaşanılan depremlerde olduğu gibi, gelecekte olacak depremlere karşı tedbir alınmazsa büyük can ve mal kaybına uğrayacağımıza dikkat çeken Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, önemli açıklamalarda bulundu.

Yavuz IŞIK-THBB Başkanı

“Sağlıksız 1.1 milyon konutun 4 yıl içerisinde bitirilmesi planlanıyor”

Depremlerin can ve mal kaybı bakımından ilk sırada yer alan bir afet türü olduğuna değinen Yavuz Işık, “Afetler nedeniyle yaşanan can kayıplarının yaklaşık yüzde 60’ı depremler nedeniyle meydana geliyor. T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre 1900 yılından günümüze en az 5,0 büyüklüğünde 1.796 deprem kaydedilmiştir. 23 Kasım 2022 tarihinde 04.08’de merkez üssü Sarıdere-Gölyaka-Düzce olan 5,9 büyüklüğündeki deprem, kentsel dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Depremlerin yerini, zamanını ve şiddetini kesin olarak bilemediğimiz için yeni acılar yaşanmadan riskli yapıların acilen yenilenerek dönüştürülmesi gerekiyor. Hükümetimiz 2012 yılında başlattığı kentsel dönüşüm çalışmalarıyla, 2,8 milyon konutun dönüşümünü tamamladı. Sağlıksız olduğu tespit edilen 1,1 milyon konutun da dönüşümünün 4 yıl içerisinde bitirilmesi planlanıyor. 2035 yılına kadar ise deprem riski olan tüm bölgelerde kentsel dönüşüme girmemiş, yenilenmemiş yapı stokunun kalmaması hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

“Her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için bütün paydaşlar aktif rol almalı”

Depremlerin ekonomik etkilerine de dikkat çeken Yavuz Işık, “Özellikle İstanbul gibi ticaretin, sanayinin ve önemli üst ve altyapıların olduğu büyükşehirlerde olabilecek büyük bir depremin ülke ekonomisine etkileri de değerlendirilmelidir. Bu nedenle, kentsel dönüşümün hızını azaltan sorunların çözülmesi önem arz ediyor. Bu sorunların çözülmesi ile vatandaşların güvenli ve konforlu yaşam alanlarına kavuşması sağlanabilecektir. Bu nedenle T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalıdır” açıklamalarını yaptı.

KGS belgeli kaliteli hazır beton, olası bir depremde birçok hayat kurtaracak

Kaliteli beton kullanımı ve denetim ile depremi az hasarla atlatmanın mümkün olduğunu vurgulayan Yavuz Işık: “Hazır beton alanında kaliteyi garanti altına almayı hedefleyen Birliğimiz, Kalite Güvence Sistemi (KGS) ile hazır beton tesislerinin üretim şartlarını, teknik ve laboratuvar altyapısını, personel yeterliliğini denetleyerek kaliteli ve yüksek dayanım sınıflarında beton üretimi gerçekleşmesini sağlamaktadır. Yeni yapıların inşasında ve kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılacak KGS kalite belgeli hazır beton, olası bir depremde birçok hayat kurtaracaktır” dedi.

Kaliteli malzeme ile güvenli yapılar

Yapıların güvenliğini değerlendiren Yavuz Işık, “2000’li yılların başından itibaren inşaatlarda hazır beton kullanımının zorunlu olması, nervürlü demir kullanılması, Yapı Denetim Sistemi’nin önce pilot ölçekte sonra Türkiye genelinde uygulanmaya başlaması ve daha etkili deprem yönetmeliklerinin hazırlanması ile betonarme yapılar çok daha güvenli hale geldi. Son yıllarda meydana gelen depremlerde genel olarak 2000 yılı öncesi binaların ağır hasar gördüğüne, ancak gerekli önlemler alındıktan sonra yapılan daha genç binaların çok daha güvenli olduğuna şahit oluyoruz. Kurallara ve standartlara uygun bir şekilde yapılmış ve denetlenmiş yapılar depreme karşı en büyük korumamızdır” sözlerini kaydetti.

“Bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz”

Türkiye’de üretilen betonların yüzde 65’inin Türkiye Hazır Beton Birliği üyeleri tarafından KGS belgeli olarak üretildiğinin altını çizen Işık: “Depreme karşı dayanıklı yapılaşma için bu oranın çok daha yüksek olması gerekiyor. KGS Sistemi’ne katılan beton tesisleri, yoğun kontroller sonucunda daha stabil ve sürdürülebilir bir üretim yapıyor. Böylece, hem kaliteli hem de ekonomik bir üretim elde edilebiliyor. Standartlara uygun üretimin sağlanmasıyla beton üreticisi ile tüketici arasında güven oluşturuyor. Sektördeki bütün üreticilere tarafsız ve doğru bir denetim uyguladığı için KGS Belgeli beton üreticileri özellikle tercih ediliyor. Günümüzde bazı prestijli projelerin teknik şartnamelerinde beton üreticisi firmaların KGS belgeli THBB üyesi olmalarının ön şart olarak talep edilmesi, bizler için sevindiricidir. Bu doğrultuda, bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

İnşaatlarda yüksek dayanımlı betonlar kullanılmalı

2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin binalarda en az C25 dayanım sınıfı betonun kullanılmasını öngördüğünü söyleyen Yavuz Işık, “Betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için dış çevre etkilerine de dayanıklı olacak şekilde boşluksuz ve geçirimsiz olması gerekmektedir. Bu dayanıklılığın yani dürabilitenin sağlanması için, beton dayanım sınıflarının daha da yükseltilmesi çok önemlidir. Dayanım sınıfı kadar önemli olan bir konu da, betonun servis ömrü boyunca performansını belirleyecek olan ‘Çevresel Etki Sınıfı’dır. Doğru çevresel etki sınıfı seçilip buna göre beton kullanılmazsa, yapıda uzun vadede bozulmalar meydana gelecek, öngörülen servis ömrü ve depreme dayanıklılık azalacaktır. Projeye uygun çevresel etki sınıfının doğru bir şekilde belirlenmesi noktasında projeyi yapan mühendise ve denetlenmesi konusunda özellikle Yapı Denetim Sistemi’ne büyük rol düşmektedir. Doğru belirlenmiş çevresel etki sınıfında, yüksek dayanımlı ve kalite belgeli betonlarla inşa edilen standartlara uygun olarak tasarlanmış ve denetlenmiş binaların depremde alacağı hasarın daha az olacağını öngörebiliyoruz” açıklamalarını kaydetti.

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ÖNCEKİ HABER

<strong>Medcem Çimento’dan engelsiz bireylere yönelik 10 milyon TL’lik özel yaşam alanı</strong>

SONRAKİ HABER

<strong>Türkiye’de 2022 kasım ayına kadar toplam 9.602 iş makinesi satışı gerçekleşti</strong>

BENZER HABERLER
Total
0
Share